Sosyo-ekonomik seviyesi düşük olan halkın büyük bir çoğunluğu yanlış beslenme sonucu kilo aldılar. Kanlarında yaşlanmayı hızlandıran ürik asit, şeker, kolesterol, lipoprotein gibi zararlı unsurlar tehlikeli seviyelere yükseldi. Ve kendilerine yetemeyen aşırı çökmüş yaşlılar haline döndüler.
Beslenme, hijyen ve kendilerine sunulan tıbbi hizmet nedeniyle uzun yaşayan fakat doğru yaşam tarzına sahip olmadıkları için devamlı tedavi gerektiren romatizma, kanser, kalp-damar, Parkinson ve benzeri bir çok müzmin hastalıkların pençesine düşen çok sayıda yaşlı vardır.
Japonya, 80 yıl üzeri yaş ortalamasıyla dünyada insanların ortalama olarak en çok yaşadığı ülke. Buna karşılık kişi başına yıllık geliri 100 doların altında olan çok fakir bazı Afrika ülkelerinde ortalama yaşam süresi ise 40’ı geçememektedir. Çünkü yeterince beslenemiyorlar, hastalıklarında tedavi olacakları sağlık kuruluşları yok ve de hijyenik olmayan bir ortamda yaşıyorlar.
Tüm dünyada 65 yaş ve üzeri nüfus giderek artmaktadır. ABD’de bu yaştakiler nüfusun % 14ünü oluşturdukları halde sağlık harcamalarından aldıkları pay % 35’ tir. Böyle giderse 2040 yılında bu payın % 50’ yi aşması kaçınılmaz olacaktır.
Yaşlı bireylerin yaşam kalitesini yükseltmek ve ileriki yıllarda daha az sağlık sorunları ve harcamaları olması için koruyucu bazı önlemlerin alınması gerekir.